Archives
Türküler bitti Halaylar durdu Horonlar durdu Al damar, mor damar, şah damar sustu Bahçeler put kesildi birer birer Meyveler salkım saçak taş. Bir bulut uçardı Başı boş bedava Yandı kül oldu. Hüzün geldi baş köşeye kuruldu Yoruldu yüreğim yoruldu. Ağaç büyür arkasında koşamam Kervan yürür peşi sıra düşemem Yıldız akar uçsam da yetişemem. Hüzün geldi […]
Şu karşidaki delikli kutuya ev derler Insan ogullari burada yer burada içer Ve daha tuhaf tuhaf işler görürler Bunlarin çogu ayip şeylerdir söylenmez Evlerimizin üstü kapalidir Ve bütün şairler gökyüzüne pencereden bakarlar Halbuki kuş yuvalarinin üstü açiktir Ve kuşlar şiir yazmazlar Bedri Rahmi Eyüboğlu
elemtere fiş kem gözlere şiş benim bir yarim var müthiş bazen yedi yaşında bazen yetmiş elemtere fiş kem gözlere şiş benim bir yarim var müthiş azcık rum azcık kürd azcık ermeni aklına esmeye görsün. Galata kulesinin tepesinden atar beni sonra benden önce iner, tutar beni elemtere fiş kem gözlere şiş benim bir yarim var müthiş […]
Seni düşünürken Bir çakıl taşı ısınır içimde Bir kuş gelir yüreğimin ucuna konar Bir gelincik açılır ansızın Bir gelincik sinsi sinsi kanar Seni düşünürken Bir erik ağacı tepeden tırnağa donanır Deliler gibi dönmeğe başlar Döndükçe yumak yumak çözülür Çözüldükçe ufalır küçülür Çekirdeği henüz süt bağlamış Masmavi bir erik kesilir ağzımda Dokundukça yanar dudaklarım Seni düşünürken […]
Bir kelime buldum çın çın öter; Adı candır. Bir erik kopardım can dalından; İçi can dolu, Adı can, yaprağı can, lezzeti candır. Bir gölge düştü önüme dedi ki: Bir yüküm var benden ağır Bir yüküm var beni taşır Adı candır. Toprak dedi ki: Can Allahın yongasıdır Fakat ben bir deri bir kemik kaldım. Bir de […]
seni bigüzel giymişim içime gavurun kızı bir kurşunda vurdular ikimizi gün ışır, yaprak titrer, tohum üşür acı güller kızarır hikayemizi. Bedri Rahmi Eyüboğlu
evvela dişlerimiz döküldü sonra saçlarımız arkasından birer birer arkadaşlarımız şu canım dünyanın orta yerinde yalnız başına yapayalnız kırılmış kolumuz, kanadımız tatlı canımızdan usanmışız bir şüphedir sarmış yüreğimizi ya kendini aldatıyor demişiz ya bizi bir şüphedir demir atmış ciğerimize pamuk ipliği ile bağlamışlar bizi düğüm üstüne düğüm şöyle dursun bir çalım bir kurum hepimizde nereden inceyse […]
ezbere biliyorum bütün gizlerini rüzgar gülünün imbatı tanıdığı kadar ekmeğin adı susuzluğun adı açlığın adı dorukları olgunlaştıran baş dönmesi senin çıplak gövdeni yoğunlaştıran açık suyun tanığı uzun kolların toprağın yalnızlığı bacaklarının arasında doğumun ve ölümün yalnızlığı yatmışsın orada acı bir öykü gibi tıpkı mutlu çağların destan kabartmalarında sıcak çakılların yakıcı kumların arasında isyanın gerçekliği senin […]
Bir şeyler kapaniyordu bir yerlerde, belki bir kapi, belki bir mezar – ama çati degildi – sanki bir yangin, tavşanlarin, kuşlarin hizindan anliyordun, ama çati degildi kapanan, üzerinde bir bayrak dalgalanan. Ama çati degildi kapanan; biraz daha işik, diye haykirdin, daglarima ve uçurumlarima, hepsini gövdeme duvarlarima kaziyacagim. Bir şeyler kapaniyordu bir yerlerde: Kiminin bahti, kiminin […]
Kaç cemre düştü yüreğine şimdiye kadar kaç unutulmuş nisan var vişne sürgünü kollarında? Dağılıyor uyku kokusu gövdenin dilim meme uçlarına dokunduğu zaman; Ateşten sapı üzerinde dönüyor ayçiçeği bir güneş doğuyor bacaklarının arasında. Kollarımla sarıyorum, örtüyorum seni günler ve geceler uzuyor ve savurmaya hazırlanıyor gövden gövdemi Özdemir İnce
Son yorumlar