Erguvan Hikayesi

Haz 22nd, 2014

O gün kırlarda dolaşırken bir parıltı gördüm. Bu erguvan renkli bir pelerinin içinde salına salına yürüyen bir kızdı. Yüzü çenesine kadar bu pelerinle kapalıydı. Kollarına uzun gelen pelerin yerlerde sürünüyordu. Büyülenmiş bir şekilde kızı izlerken kız arkasını döndü ve yürümeye başladı. O sırada gözlerimi alan bir parıltıya baktım, yaklaştım ve tuttum. Bu bir saç teliydi. Gördüğüm en güzel sarı tondaki saç telinden harika kokular geliyordu. Çok tanıdıktı… Saç telini saklamaya karar verdim ama neye saklayacağımı bilemedim. Sonra yerde erguvan renkli pelerinin bir parçasını gördüm. Koku bu parçadan geliyordu. Uzun saç telini buna sarıp ilerlemeye başladım. Köyde kızı kime sorduysam kimse bana cevap vermedi, dikkate alıp suratıma bile bakmadılar. Sinirlendim ve başka yerlere gitmek için yola koyuldum. Yolda giderken o anlık sinirle yanıma yiyecek hiçbir şey almadığımı fark ettim. Etrafıma baktığımda her yerin kurak bir çöl olduğunu gördüm. Allah’a dua ettim ve birden bir ağaç belirdi. Ağacın gölgesine oturdum. Aklıma ağacın kovuğuna bakmak geldi. Elimi uzattım ve elime ipek bir şey değdi. Kuş tüyü gibi hafif bir bohça çıktı kovuktan. Yine aynı erguvan renkli ipekten bir parçaydı. Bu rengi düşündüm. Neydi Erguvan rengi? Doğal yollarla çok zor elde edilen bir renkti. Zenginliği ve gücü temsil eder. Daha fazla düşünmedim ve acıktığımdan bohçayı açmaya başladım. Düğüm açtıkça düğüm çıkıyordu. Ne yapacağımı şaşırdım. Tam o sırada kırda dolaşırken gördüğüm kız belirdi. Kız yine aynı şeklindeydi. Konuşmaya başladı. ” Yardım istediğini biliyorum ama yardımı sadece bir şartla yaparım. “ Kızın sesini duyduğumda kendimi bayılmamak için zor tuttum. Tanıdık gelen bir duygu… Tamam, anlamında başımı salladım. Çünkü konuşamadım. Kız “Bul beni” dedi ve anında yok oldu. Tekrar dua ettim ama kız geri gelmedi. Yola koyuldum İlerleye ilerleye bir köye vardım ve koşmaya başladım. Köyde tam kırk ev vardı ve bu evlerin biri hariç hepsi kırmızıydı. Kırmızı olmayan ev ise erguvan rengindeydi. Hemen o eve girdim. Yaşlı bir adam vardı o evde. Öylece sandalyede oturuyordu. Evin dışı erguvan rengiydi ama içi kırmızıydı. Anomaliler yaşıyordum. Masada duran bıçak bana çok ağır geliyordu ve sanki hava katı gibiydi. Çok yoğun… Sonra yaşlı adam sordu “Demek buldun beni?” Yüzü çok ifadesizdi. Hatta korkuyordu. Ben “Ben bir kızı arıyorum…” diye başladım ve herşeyi anlattım. Yaşlı adam başladı konuşmaya “Sonunda tekrar buldun. Hoş geldin. Seni bekliyorduk” Ne olup bittiğini anlayamadım ve hava beni boğuyordu. Tam kimle beklediğini soracakken kız geldi. Kız yüzünü açtı. Kız dıştan olduğu gibi değildi. Yüzü kırmızıya boyanmıştı sanki. Ve yine çok tanıdıktı. Yaşlı adam hüngür hüngür ağlayıp düz çöktü. Kız bu sefer kaybolmadı. Yanıma geldi.’’ Saç telini ver ‘’ dedi. Verdim ve saç teliyle bohçayı açtı. Bohçanın içinde bir tutam sarı saç ve toprak vardı. Elini omzuma koydu. Birden yükseliyor gibi oldum. O anlatıyordu… Her şeyi ama her şeyi …

Bir önceki yazımız olan Zeytin Hikayesi başlıklı makalemizi de okumanızı öneririz.

Tags:
No comments yet.

kelebek mirc - kelebek sohbet odaları - kelebek chat - zurna mirc - zurna sohbet - güzel sözler

KelebekFinal Ailesi olarak itibari ile güncellenmiştir.

magazin haberleri - güzel sözler - korsan taksi esenyurt - mersin mezar modelleri - mersin escort sitesi - şişli tekel bayi - mersin veteriner