Archives
Hikâye bu ya, güya Hocamız abdest alırken sol ayağına su yetişmemiş. Bakmış namazı kaçıracak; teyemmüme de vakit yok. Namaza öylece durmuş. Namaza durmuş ama tek ayak üzerinde kılıyor. Namazdan sonra bir dostu: – Ne yapıyorsun Hocam, demiş, namazın erkanı mı değişti? – Değişmedi de, demiş Hoca, sol ayağımın abdesti yok!
Timur, keskin nişancılar arasında bir yanşma düzenlemiş. Hoca’yı da hedef tahtası olarak seçmişler. Yarışmacılardan biri okunu, Hoca’nın koltuk altından, diğeri bacaklarının arasından, üçüncüsü de kavuğunun üzerine koyduğu elmadan geçirmiş. Hoca, yanşma boyunca bir heykel gibi durmuş. Hünkâr, yarışmacılara ödül verirken Hoca’ya da mintan, kavuk ve para verilmesini emretmiş. Hoca: – Emir verin Hünkâr’ım, demiş, bir […]
Hoca’nın karısı doğum sancısına tutulmuş. Tutulmuş ama sancı çekilir gibi değil. Bir yandan inliyor, bir yandan bağırıyormuş: – Ölüyorum Efendi, kurtar beni bu sancıdan! Hoca bir koşu ambara gidip bir el torbası ceviz getir miş. Başlamış torbayı sallayıp cevizleri şakırdatmaya. Karısı: – Ne yapıyorsun Hoca, deyince, ne dese beğenirsiniz? – Çocuk ceviz sesine dayanamaz, oynamak […]
Aksak Umur Hazretleri şanına yakışır bir cirit oyunu düzenlemiş. Herkes seçme atına atlayıp gelirken, bizim Hoca da atlamış öküzün sırtına. Doğru meydana sürmüş… Herkes, yine Hoca yapacağını yaptı diye kahkahaya boğulurken, Hünkâr: – Yahu Hoca, demiş, cirit oyunu çeviklik ister, bu öküz de neyin nesi? Nasreddin Hoca düşmemek için sıkıca tutunup cevap vermiş: – A […]
Bir kış, neredeyse adam boyu kar yağmış. Aylarca bir toplu iğne başı kadar bile toprak görünmemiş. İnsanlar burunlarını dahi dışarıya çıkaramamış. Hazıra dağ dayanmaz hesabı, halkın yiyeceği de tükenmeye başlamış. İnsanlar lokmalarını sayar hâle gelmişler. Kıtlık sadece insanları değil hayvanlan da vurmuş; bir deri bir kemik kalmışlar. Hoca’nın emektar eşeği de kıtlıktan fazlasıyla nasibini almış; […]
Akşehirliler baharın gelişini gölün kıyısında kutlarken, göle Hoca’nın komşusu düşmüş. Yüzme bilmeyen adam göle bir batıp bir çıkıyor, imdat diye bağırıyormuş. Herkes yardımına koşup: – Ver elini, ver elini, diye el uzatıyormuş ama adam boğulacak, kimseye elini vermiyor. Hoca hemen gölün kıyısına gelip boğulan adama eğilerek: – Be adam, demiş, boğulup gideceksin, al elimi! Adam, […]
Hoca efkâr dağıtmak için Akşehir Gölü sahiline şöyle bir açılmış. Tebdili mekân iştah açar derler, doğrudur, gö| havasından olacak, iyiden iyiye acıkmış. Çıkınında öküz gönüne dönmüş ekmek kırıntılarından başka yiyecek de yok. Islatmadan yemek mümkün değil. Ekmeği göle ba nıp yemeye başlamış.
Her yer aydın olur sabahla Kar yağmaz kış ve yazda Zaman gelip geçerken Kimse kalmaz ayazda Batman deyip geçmeyin Tarlada vardır herşeyi Çiçekler rengarenk açar Her yüze sevgili gibi saçar Abdurrezzak Rızıkkesen
Çeşmeler aktı geçti Kurudu vakti geçti Nice han nice sultan tahtı bıraktı geçti Bu dunyada bir penceredir Her gelen baktı geçti Abdülmecit Seven
Ve gidiyorum bir elimde cigaram diğerinde bavulum Gidiyorum arkamda sevdiğimi bırakarak. Gidiyorum beynimde geçmişim gözümde yaş kalbimde hüzün Gidiyorum yalnızlığım ve ben sonu olmayan bir yolda. Ve gidiyorum sevdiğim bir gün geliyorum diyeceksin diye Yoksam eğer kalbinde ara beni. Abdulmecit Seven
Son yorumlar