Archives
Senin sevgine bağrım yanar. Kalbim unuttu yüreğim anar. Akıl olsa sözlerime kanar. Akmıyor benim gönül çeşmesi. Bu derde düştüğümden beri. Su ver bana gönül çeşmesi. Yaktım hasret narına seri. Akmıyor bizim gönül çeşmesi.
Benim anılarım var avuçlarında. Mutluluğu bulacağım yanında. Bugünde seveceğim.yarında. Senin kalbinin sarayında. Bırak ellerim avuçlarında kalsın. Yıldızların parlak olduğu zamansın. Sen güzelsin sevgisin cansın. Güzeller güzeli,iyiki sen varsın.
Zaman aşkın gerçek esiridir. Aşkın tuzu biberi sevgidir. Çiçek kalbin rengi sahibidir. Sevmesini adam gibi bilene. Aşık,aşkların kulu kölesidir. Seven sevdiğinin aşk delisidir. Bunları yapan gönül sevgisidir.. Sevmesini adam gibi bilene.
Sevgilim sen git güle güle. Bilmiyorsun henüz adımı bile. Seveceğim seni etme acele. Çok acılar görmüş insanız.
el degmemiş ormanlarinda gezinen kan işleyen kanaviçesi ömrümün sari sarmaşiklarin işikli gölgesi ve sensin hüznün yüzgörümlügü rüzgarlarin beyazdan yelesi sen. Behçet Aysan
gurbeti hançer yapip gezinir kendi zincirine vurgun forsa. devrilen turuncu bir ayin şavkinda aras gözyaşi akar hemşeri göçmen kuşa. horasan’dan yeni kalkan bir tren nasil saplanmişsa kara ve aciya. sensin, yüküyle batmiş mavna kurt agizli gecenin ortasina. Behçet Aysan
kar yagiyor dişarda sokak lambasina düşüyor ve serçeler üşüyor kenarlari hafifçe yanmiş sayfalarina kan siçramiş bir kitapta nâzim hikmet okuyorum. dişarda kar yagiyor ve dag lokantasina gidiyor zengin kasabalilar. kar yagiyor dişarda mektubun yeni gelmiş istanbul kokuyor. dişarda kar yagiyor seni seviyorum. Behçet Aysan
kırgınım, saçılmış bir nar gibiyim sessiz akan bir ırmağım geceden git dersen giderim kal dersen kalırım git dersen kuşlar da dönmez, güz kuşları yanıma kiraz hevenkleri alırım ve seninle yaşadığım o iyi günleri, kötü günleri bırakırım. aynı gökyüzü aynı keder değişen bir şey yok ki gidip yağmurlara durayım. söylenmemiş sahipsiz bir şarkıyım belki sararmış eski […]
ateş deresi iki tepenin arası uzak kıyılarında şehrin, varoşlarında kirli sarı dumanlar yükseliyor bacalarından. paslı çinkolarla kaplı çatılarında geçen yazdan kalmış uçurtma kuyrukları. yağmurlu bir öğle üzeri geçtim çamurlu yollarından bin dokuz yüz seksen birin şubatı. on bin işsiz yaşıyor burda yozgatlı, erzurumlu, sivaslı on bin dul, on bin yoksul ve aç. ya çocuklar, dünyanın […]
yikik manastirin orda kalbim ki, o da yikikti. bir keşiş biçagiyla daglanmiş çiçekbozugu, çopur bir hayat acitiyordu beni sevgilim. her şeyin hüzne vurdugu yerde bütün saatlerin, kuzguni bir denizi çogaltarak hayat acitiyordu beni. bense geçerdim karamuklarla, karabasanlarin arasindan geçerdim hiçbir iz birakmadan geride bana en sirli gelen acinin o en sirli noktasindan. bin dokuz yüz […]
Son yorumlar