Archives
İlköğretim ikinci sınıfta, Türkçe dersinde öğretmen: – Bana içinde P harfi bulunan bir kelime söyleyin, der. Arka sıralardan bir ses yükselir: – Şişe öğretmenim… – Şişenin neresinde P var oğlum? – Tıpasında öğretmenim
Belma, sınıfta pencerenin yanında oturuyordu. Sıcak bir gündü. Dersleri zor izliyordu. Bir aralık güneş, bulutların içine girmişti. onun bu derse ilgisiz halini farkeden öğretmeni sordu. – Ne oldu Belma? – O kadar sıcak ki öğretmenim, güneş bile gölgeye kaçıyor.
Eğer baban olsaydım, sana bir tokat atardım, dedi öğretmen. Afacan cevap verdi: – Hiç güleceğim yoktu. Eğer babam olmuş olsaydınız, şimdi evde bulaşık yıkıyor olurdunuz.
Kaan okuldan eve geldi. Babası, okulda yeni öğretmeniyle işlerin yolunda gidip gitmediğini sordu. – Harika, dedi. Yalnız seni çok kıskanıyor. Babası şaşırdı: – Kıskanıyor mu, neden? – Bugün defalarca: Çocuk çocuk, senin baban ben olsaydım…. dedi durdu
Ben, öğretmenin dersinden hiçbir şey anlamıyorum. – Neden? – Geçen gün dört beş daha dokuz eder, demişti. Bugün de altı üç daha dokuz eder, diyor
Matematikten sözlüye kalktın mı? – Evet kalktım. – Soruları bildin mi? – Elbette bildim. – Kutlarım seni, iyi not almışsındır. – Not vermedi! – Neden? – Çünkü, “Bugün Bir Nisan, bendi kandıramazsın”, diyerek dinlemedi bile
İlkokulun beşinci sınıfına müfettiş gelmiştir. Tarh dersinde çocuklara birkaç soru sorup cevap alamayınca: – Peki, İstanbul`u kim aldı? diye sorar. – Vallahi biz almadık öğretmenim, derler. Sinirlenen müfettiş, doğru müdüre çıkar ve: – Ne biçim beşinci sınıf bunlar, der. Müdür gayet ciddi cevap verir: – Aman müfettiş bey biz o sınıftan neler çekiyoruz. İşte böyle […]
Ögretmen öğrencilere soru: -Cesaret neye denir? Birisi parmak kaldırıp yanıtladı: -Bir şeyi bilmediği halde, biliyormuş gibi yapıp, parmak kaldırmaya denir.
Sınıf olarak çiftliğe gitmişlerdi. Dolaşırken, sınıfın ukalası Mehtap, meyve bahçesinde çalışan çiftçiye: – Ne kadar eski usulle çalışıyorsunuz böyle! Eğer öyle çalışmaya devam ederseniz, öreneğin bu ağaçtan yılda on kilo bile elma alamazsınız, demişti. – Haklısın kızım diye onayladı çiftçi. Elbette on kilo elma alamayız, çünkü o bir armut ağacı…
Temel ile Cemal henüz ilkokula gidiyorlardı. Bir gün aralarında konuşuyorlardı. Temel: – Havuç, yemenun cözlere o kadar faydası var ki, dedi.. Bunun üzerine Cemal hayretle sordu: – Nasıl olayi o.. Temel bilgiç bilgiç konuştu: – Ha uşağum, sen hiç gözlüklü tavşan cördün mü?
Son yorumlar