Archives
Hatırlıyor musun? İlk çıktığımız yıllardı. Gizli saklı buluşuyorduk. Bir yaz günüydü, El ele, tren yolunun kenarında dolaşıyorduk. Uzaktan tren yaklaşıyordu, Aniden: Telgraf direğine yaslayıp öpmüştüm seni. Son vagon geçene kadar, Soluksuz öpüşmüştük. Adnan Şahin
belli belirsiz bir ağlama sesi; acıtıyor içimi. bir çocuk ağlıyor sanki, sessiz, içli içli. etimden et koparır gibi. tutup nefesimi; dinledim adamakıllı. ses öyle derinde ki, bir anlam veremedim. -Allah Allah! dedim. – üşüttük herhalde kafayı. birden, bir şimşek çaktı kafamda. az önce iş dönüşü, top oynuyordu çocuklar boş arsada, dediler: – amca gel oynayalım […]
oval sınırlarını çaldı zaman. Söyleyin. Hangi askı taşımak ister; cepleri günah dolu bir ceketi? Ya da; Hangi şapka; Sevgilisini, yeni sevgilisine tercih eden bir adamın elinde ikiyüzlü sallanmak ister? Kitap sayfalarımıdır; suçlarımızı hizaya sokan? Ya da; Sağdan sola yazıtlar mıdır; ? insanı suçlarından ayıran? Tavla pulları gibi çarpıyorum yalnızlığımı.. Hayat oyununda; umutla sallıyorum zarlarımı. Hep […]
Yüreğim çağlayanda çırpınan, Bir küçük kırmızı balık şimdi. Hop hop hoplasam da köpükler arasında, Biliyorum daha var, daha var o çağlayanın ardına ulaşmama. Ama inadım inat. Çıldıra çırpına, çırpına çıldıra, Çabaladıkça umutlarıma, Gülüyor halime, Çağlayan olmuş hayat. Gülüyor sırıta, sırıta. Anaç doğurganlığıyla, Babacan muhafızlığıyla, ‘’günü gelince alıcaz’’ diyorlar, çağlayanın ardına,. bekle gökkuşağının suskunluğunu, daha zamanı […]
Az önce indirdiler onu, bir Kartal taksinin arkasından. Ne tuhaf ki açılmak istemedi sanki bagaj kapağı. Sahibi bir iki dakika uğraştıktan sonra söve söve açtı kapısını, tuttu kulağından attı arabadan. Arabadan inince öylece dondu kaldı. Sonra geçti önünden arabanın, sahibinin vicdanına basar gibiydi ayakları. bastı gaza adam, sürdü gitti nankörlüğe arabasını. Az biraz kangal kırması, […]
yaz geceleri; yoksulluğumu vurur yüzüme. ne deniz gördük, ne havuz bu sene. Evden işe, işten eve; yaşayıp gidiyoruz işte. Adnan Şahin
vapurlar boğazı dolanır, martılar ekmek kovalar. öyle acıkmış, öyle acıkmışlar ki; ağlasam bir türlü, gülsem iki. Adnan Şahin
Dere kenarında ki, bir ağacın dalından, salına salına suya düşüp, akıntıya kapılarak uzaklaşan, bir yaprak gibi hüzün verir, insana. Ama yalnızlıkta canlar içindir. gülümsemek için; kalabalıkların mutluluğuyla, yalnızlığa yüreğini banmak gerekir. Sular gibi kır çiçeklerini. Adnan Şahin
Aynı dalı paylaşan, iki küçük serçeydik, bulutları yarardık seninle, hayata kucak açardık. Durup dururken; Şimal rüzgarı dağıtıverdi bizi, sen bir yana, ben öbür yana. Benim kanadımı kırdı, aldı attı bir yerlere. Ama yüreğimden, seni alıp atamadı. Küçük serçem nerdesin şimdi? Akıyor mu göz yaşların, bulutların arasından, yağmura karışarak? Özlerken şimdi, aynı dalı paylaşmak için, uçamıyorum […]
Hayalin hep gözümde Sanki bir serap gibi Beni sarhoş edersin Yıllanmış şarap gibi… Farklısın sen farklısın Ta!İçimde saklısın Bilsen nasıl tatlısın Yıllanmış şarap gibi Eğer yoksan şu kalbim Yorgun ve harap gibi Sana asla doyulmaz Yıllanmış şarap gibi Söz:Sami Derintuna Müzik:Mustafa Özkent
Son yorumlar