Archives
İsmet Paşanın oğlu Erdal İnönü, bir seçim mitingi için Rize’ye gider. Kürsüde konuşan ince zayıf uzun boylu İnönü’yü gören Temel sorar: – Habu konuşan adam da kimdur? Derler ki: İsmet Inönü’nün oğlu Erdal’dır! – Uy desene Paşanun çok günahini almişuz. Rahmetli II. Dünya Savaşı yıllarında bizleri çok aç birakmişti. Baksaniza ne kadar adaletli davranmuş, kendi […]
O gün bir gelsin bak, bize artık aç kalmak yok. Geçeceğiz vitrinlerin, sergilerin önünden, küçülmeden. Portakalları yığacağım önüne senin, tepeleme, şarapları yığacağım, etli börekleri, salamları. Elden geçireceğiz hepsini bir bir, unutalım diye senin çektiğin acıları, benim gördüğüm işkenceleri. Sevgili işçi kadın, şapka yapan makine, artık bu elbiseler kaça diye sorma. Kumaşı dokudun, elbiseyi diktin ya, […]
yüz kulesi var Prag’ın Bütün azizlerin parmaklarından Yalan yeminlerin parmaklarından Ateşin ve dolunun parmaklarından Bir çalgıcının parmaklarından Sırtüstü yatan kadınların sarhoş eden parmaklarından Gecenin hesap tahtasında Yıldızlara dokunan parmaklardan Akşamın fışkırdığı parmaklardan Sıkıca kenetlenmiş parmaklardan Tırnaksız parmaklardan Bebeklerin parmaklarından çimenlerin Keskin ağızlı parmaklarından Mayısta bir mezarın parmaklarından Dilenci kadınların ve bütün işçi sınıfının parmaklarından Gökgürültüsünün […]
Bu sambayı söyleyerek geliyorum, özgürlüğün adımlarıyla. gerillayı öldürdüler Komutan Che Guevera’yı. Ormanlar, çayırlar ve dağlar, ya özgür vatan ya ölüm! yazgısıydı bu onun. İnsan haklarını çiğniyorlar sayısız ülkede, Latin Amerika’da ise her gün, pazar, pazartesi, salı. Üzerimize askerleri salıyorlar, halkı ezmek için. diktatörler ve katiller, goriller ve generaller. Köylüyü sömürüyorlar, madenciyi ve işçiyi, ne yıkıcı […]
Gider, gelir, iner, çıkarım Bunların hiçbiri Kendim için değil Madenciyim ben Madene giderim Ölüme giderim Madenciyim ben. Kazar, çıkarır, terler, kanarım Her şey patrona gider Bir damla acı olsun değil Madenciyim ben Madene giderim. Görün, duyun, düşünün, ağlayın Bunda ne kötülük var Her şey yolunda gidiyor Madenciyim ben Madene giderim Ölüme giderim Madenciyim ben. Victor […]
Beş bin kişiyiz burada kentin bu küçük parçasında. Beş bin kişiyiz. Ne kadar olacağız bilemem kentlerde ve tüm ülkede? Burada yapayalnız on bin el, tohum eken ve fabrikaları çalıştıran. İnsanlığın ne kadarı açlıkla, soğukla, korkuyla, acıyla, baskıyla, terör ve cinnetle karşı karşıya? Yitip gitti aramızdan altısı karıştı yıldızlara. Biri öldü, diğerini vurdular asla inanmazdım bir […]
Ne türkü söyleme aşkımdan ne de sesimi dinletmek için değil bunca türkü söylemem. Benim namuslu gitarımın sesi hem duygulu hem de haklıdır. Dünyanın yüreğinden çıkar bir güvercin gibi kanatlı kutsal su gibi şefkatli, okşar gitarım öleni ve yiğidi. Şarkım amacına kavuşur Violetta’nın dediği gibi. Pırıl pırıl coşkulu durmak bilmez ve bahar kokan bir işçidir! Gitarım […]
Yüzyıllardan bu yana ve yanlış bir şekilde Kimileri YUMURTA’nın tavuktan önce var olduğunu ileri sürdüler Kimileri de TAVUK yumurtadan önce vardı dediler Ama biz yalnız biz TAVUK ve YUMURTA’nın tarihsel-eytişimsel evrimi açısından bu sorunu inceleyen bizler biliyoruz ki YUMURTA tavuktan önce vardı ve aynı zamanda TAVUK da vardı yumurtadan önce Ve biliyoruz ki yalnızca bu […]
Dolaşıp durduk bütün öğleden sonra iki yaşamı bir yapacağımız bir yer arayarak Gürültülüydü yaşam, ergindi, düşmandı gençliğimize gözdağı veriyordu Oysa cırcır böceklerinin hâlâ öttüğü bu yere varınca bilseniz nice sessizlik bu ay altında. Türkçesi: Bedrettin Cömert
Bir keçiyle konuştum yalnızdı çayırda bağlıydı doymuştu otla ıslanmıştı yağmurla meleyip duruyordu orda. Meleyişi kardeşti acıma yanıtladım onu ilkin şaka yoluyla sonra düşündüm ki sonrasızdır acı tektir, değişmezdir sesi. Bu sesin inlediğini duyuyordum yalnız bir keçide. Her derdin her yaşamın yakındığını duyuyordum Sami yüzlü bir keçide. Türkçesi: Bedrettin Cömert
Son yorumlar